Hırsızlık Bizim İşimiz.

Sosyal medyada paylaştığı videolardaki lüks yaşamı ve altınlarıyla dikkat çeken fenomen Nevra Bilem içeriklerini sildi. O paylaşımlar sosyal medyanın gündeminde… Lüks yaşamlarıyla paylaşım yaptıktan sonra kara para aklama suçundan tutuklanan Dilan ve Engin Polat çiftinden sonra birden zenginleşen fenomenler viral oldu. Şimdi de lüks yaşamıyla dikkat çeken Nevra Bilem, altınlarla dolu videolarıyla sosyal medyada soru işaretleri yaratıyor. Bazıları bu gösterişli yaşam tarzını takdir ederken, diğerleri ise bu lüksün kaynağını sorguluyor ve etik tartışmaları beraberinde getiriyor. Altınlarla dolu havuz keyfi başlıklı videolarıyla gündem olan Bilem, 1.5 milyon takipçisiyle sosyal medyanın en çok konuşulan isimlerinden biri. Sosyal medya hesaplarından lüks yaşamını ve zenginlik göstergelerini sergileyen Bilem, "Karısının canı külçe altın çekmiş", "Kocamın sürprizi" gibi etiketlerle paylaşımlar yaparak dikkatleri üzerine çekiyor. Ayrıca, "Lalinin 6 ay kınası" ve

Ani kur artışlarını engellemek için 21 Aralık 2021 tarihinde Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasını açıklayan ve dolar kurunu tek gecede 7 lira birden düşüren AKP iktidarı hakkında yeni bir iddia ortaya atıldı. Dünyaca ünlü ekonomist Robin Brooks tarafından, dolar kurunun alınacak kararın ardından 21 liraya gerileyeceği iddia edildi. Türkiye'de yıllardır sürdürülen hatalı ekonomik politikaların bir sonucu olarak hem enflasyon oranlarında son yılların zirvesi görülürken, biryandan da Türk lirası yabancı para birimleri karşısında değer kaybetmeye devam ediyor. KKM'YE BENZER BİR UYGULAMA YAPILABİLİR Mİ? Son olarak 2021 yılının son çeyreğinde yaşanan kur ataklarının önüne kesmek için hayata geçirilen Kur Korumalı Mevduat (KKM) iki yıla yakın sürenin ardından ekonomiye büyük bir zarar verirken, uygulamanın açıklandığı gün dolar/TL paritesinde yaşanan düşüş milyonlarca yatırımcıyı hayrete düşürmüştü. Türkiye'de uzun süredir yeni bir siyasi karar sonrasında kur tarafında benzer b

Egemen Bağış 2006 yılında ABD’de; ‘Biz Osmanlı’nın 1860 MİSYONUNU’ temsil ediyoruz’ dedi. Yani, Duyun-u Umumiye’ye götüren sürecin başlangıcını temsil ettiklerini söyledi. Osmanlı Yavuz Sultan Selim’e kadar Türk Devleti idi. Yavuz’un Emevi alimlerini(!) getirmesiyle birlikte Türkler devletten dışlandı. Anadolu’ya hiçbir hizmet gitmediği gibi, Türkler vergi adı altında adeta haraca kesildi. Yolu, okulu olmayan Türkler, cepheden cepheye sürülerek kırdırılıyordu. Yavuz sonrası Osmanlı’nın devşirme fetvasıyla yaptığı Türk katliamları, ahlaki çöküş, haraç gibi vergiye kesilen Anadolu Halkının dibe vuran fakirliği hiç anlatılmadı. Okuyan, yönetimde söz sahibi olan, üretimden sanata-zanaata hükmeden dönme devşirmeler, Osmanlı’nın 1. Sınıf vatandaşı idi. Birçok ayrıcalıkları vardı. Osmanlı’yı ahlaken çökerttiler. İdarecilik yaptıkları vilayetlerde halka zulmettiler. Üretemeyen, buğdayı bile satın alan Osmanlı, çağın çok gerisinde kaldı. Borçlandı, borçlandıkça ülkenin neyi var, neyi yok, üzeri

Hiranur Vakfı’nın tarikat müridi Kadir İstekli’nin 6 yaşındaki kız çocuğuyla "dini nikâh" adı altında evlendirilerek yıllarca cinsel istismara maruz kalmasına ilişkin davada mahkemenin verdiği cezaların gerekçesi açıklandı. İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi, İsmailağa Cemaatine bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G’nin davasında tarikat müridi Kadir İstekli'yi çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan 30 yıl, baba Yusuf Ziya Gümüşel'i 20 yıl, anne Fatıma Gümüşel'i ise 16 yıl 8 hapis cezasına çarptırmıştı. 23 Ekim’de verilen kararın gerekçesi mahkeme tarafından tamamlandı. Gerekçede, Sanık Kadir İstekli’nin, sanık Yusuf Ziya Gümüşel’in kurucusu ve yöneticisi olduğu vakfın üyesi olduğu ve medresede dini eğitim verdiği anlatıldı. H.K.G’nin dosyaya sunduğu ses kayıtlarına atıf yapılan kararda, H.K.G’nın 6 yaşına gelince kendisiyle evlenmek isteyen taliplerinin olması üzerine sanık İstekli’nin kendi ailesinden habersiz nikâh sırasınd

Tarih ve Coğrafya, insanlık serüveninin zaman ve mekan boyutunu oluşturur. Bu ikisi Trigonometrideki x,y koordinatları yahut haritalardaki enlem ve boylam çizgileri gibidir. Onlardan birisi eksik olursa, doğru yer ve konum tarif etmenize imkan ve ihtimal yoktur. İşte ümmet diye bildiğiniz mevhum (vehmedilen, sanal) bir mefhuma (kavrama) dayandırılan hayali 'Müslüman' kimliği de böyledir; gerçek dünyada hiçbir karşılığı yoktur. "Müslüman" dediğiniz zaman ne sizin ne de yabancıların kafasında somut bir görüntü meydana gelmez, en fazla namaz kılan sakallı bir adam hayali canlanır veyahut İŞİD sayesinde beyinlere kazınmış, kafa kesen vahşi bir yaratık. Fakat bu hayalinizde/havsalanızda canlanan Müslüman tipi iyi çağrışımlar yapmış bile olsa, onun yeryüzünde bir mekanı yoktur; o bir Arap da, bir Acem de, bir Hintli de, bir Türk de, bir Malezyalı da, bir Filipinli de, bir zenci de olabilir. "Türk" dediğiniz zaman ise hangi millettten olursa olsun bi

Türkiye edebiyatının önde gelen hikâye yazarlarındandır. Türkiye kısa hikâyeciliğinin kurucu ismidir. Ayrıca edebiyatta Türkçülük akımının kurucularındandır.Türkçe’de sadeleşmenin savunucusudur. Kısa ömrüne pek çok eser sığdırmıştır. Sözlerinden ne kadar Türkçü-Turancı olduğu görülmektedir. Ömer Seyfettin inancı kuvvetli bir Türk milliyetçisidir. Milliyetçilik inanç ve ülküsü şiirlerinde, makalelerinden, hikayelerinde, romanlarında en belirgin öğe durumundadır.Ona göre ulusları yaşatan, kutsal bir amaç çevresinden toplayan şey ülküye bağlanmalarıdır. “Ülküsü olmayan bir ulus ölmüş demektir. Çünkü bu suretle bireyle ulusun varlığını duyamayan ve canını onun uğrunda fedaya hazır bulunmuyor demektir.” Bu ülkü, “Türkçülük ve milliyetçilik” ülküsüdür. Tanzimattan sonra yaygın hale gelen “Osmanlıcılık” akımının karşısındadır. Ömer Seyfettin, “Osmanlılık” kavramında milliyetle ilgili bir özellik görmüyordu. Osmanlılıklar milliyet ülküsü  olamazdı. Osm. Adı altında toplanan, fakat sayıları, di

 Kurtla avlanıp, kuzuyla ağlamaya çok alıştınız. 20 Yıldır AKP iki ülkeye çalıştı. Biri Yunanistan, diğeri İsrail.. BOP projesi aslında Büyük İsrail Projesi değil miydi? BOP EŞBAŞKANI kim? Bop Eşbaşkanıyım diye ben mi övündüm? BOP Ortadoğu’da 22 ülkenin bölünme projesi değil mi? ABD Dışişleri Bakanı Condeelezza Rice bu gerçeği açıkca ifade etmedi mi? Sonrasında ülkemizde yaşananlara bir bakalım; Ülkemizin bütün haberleşme kurumlarının özelleştirilmesi, bankaların yabancı tekellere verilmesi sizce neydi? Karadeniz’de en güçlü donanmaya sahip Türk Ordusuna yapılan operasyonlar sizce neydi? Bir ülkenin savunma gücü niye zayıflatılır? Biraz beyni olan bu soruların cevabını bulur. Anadolu gibi bitki türü açısından en zengin bir coğrafyayı kısır tohumlarla kısırlaştırıp, insanımızı namerde muhtaç hale getirmek neyin hazırlığıdır sizce? Filistin’i destekleyen Irak, Libya ve Suriye kimin yol vermesiyle paramparça oldu? ABD Başkanı Bush, “Irak’a girmekte tereddüt ediyorduk, Erdoğan bizi cesaret

Eskiden bütün Türklerde böyleydi, halihazırda ise Kuzey Türklerinde (Kıpçak grubu) ve Bulgaristan Türklerinde evlenecek kişilerin yedi göbek ötesine bakılır. Yedinci göbeğe kadar akraba sayılan kız alınmaz. Ama ne yazık ki Mezopotamya bataklığına yakınlaştıkça Türkler o eski güzel adetlerini unutmuşlar; yakın akraba evliliği Batı/Güney Türklerinde sıklıkla görülür olmuştur. Adı Diyanet olan Hiyanet İşlerinin aklı midesi ile husyeleri arasında gidip gelen insanımsıların sapıkça heveslerine fetva üretme derekesine düştüğü ortadadır, En son baldız meselesinde sergiledikleri kepazelikten ötürü hem iğne hem çuvaldız batırılmayı hak ettiler nazarımda. Bunlar neden böyle? Akıl sahipleri için cevabı hiç de zor bir soru değildir bu. Şimdi bu sakallı/sakalsız kene güruhuna şu aşağıdaki bilimsel gerçekleri hatırlatalım: Akraba evliliği (tıp dilinde endogami evliliği - İçten evlenme); genetik hastalıkların epidemolojisini etkileyen önemli etmenlerden biridir ve dünya toplumunun en

İkinci dünya savaşında nazi toplama kamplarında bulunan ve bir şekilde kurtulmayı başaran, günümüzde de hala yaşayan bir esirin röportajını izledim - Viasat History kanalında Tarihçi yazar, “orada bulunduğunuz sürece sizi en çok etkileyen ve asla unutamadığınız şey neydi” diye bir soru soruyor Adam şöyle cevap veriyor ; “İnsan eti yiyen birini görmüştüm. O kadar acıkmıştı ki daha önceden ölmüş ve cesedi ortada kalmış bir esirin etlerini kopararak yiyordu” İşte bu, savaşın gerçeğiydi… Siz de zannediyorsunuz ki savaş denen şey o saçma sapan dizilerde izlediğiniz gibi Hayır kardeşim hiç öyle değil… Belki siz 1400 sene önceki kafayla yaşıyor olabilirsiniz ama dünyada çok şey değişti. Öyle zırhlı kıyafetler giymiş, elinde kılıcıyla bir yığın süvari boş bir arsada toplanıp birbirini kesmiyor. Artık savaşlar, savaşanlar dışında herkese acı çektiriyor. En çok da masum çocuklara. Etkileri on yıllar hatta yüz yıllar boyunca devam ediyor. Ve siz ; karnı ağrısa koşa koşa hastaneye giden adamlar sa